14 Eylül 2021 Salı

Umudumu Gömdüm

Bugün yazacağım. Çünkü bugün yaşamıyorum.

Aslında çok alışkın olduğum bir durum ama bazen çok da ağır olabiliyor. Ben sokaklardan yaralı-hasta kedi yakalıyor, eş, dost, arkadaşların yardımıyla da tedavi ettiriyorum. Sahiplendirdiğimi sahiplendiriyor, hırçın, uslanmaz olanını yakaladığım bölgeye salıyorum.

Geçen ay 6 kedim bir kirpim öldü. Ölen kedilerin dördü yavru. Herpes ve benzeri viral hastalıkları kaldıramayan bebeler. Geç gelen ihbarlarla ölüme yakın yakalanmış olanlar. 

Kirpi ise genç yaşta kansere yakalanmış bir çocuk. Yakalandığında yapılabilecek bir şey yoktu. Hatta hasta kirpi var, dediklerinde bir kirpi nasıl hasta olur, diye süphelenmiştim. Yaban hayvanına ücretsiz bakan bir klinikte bu canı da "tıbbi atık" yaptık.

Tıbbi atık diyorum. Bu kadar ölüm olunca bir doktor gibi oluyorsunuz çoğu zaman "ex oldu" deyip geçebiliyorsunuz.

Anlatmadığım iki kedi var. Onları anlatayım.

Kıtır ve Pıtır.

Mayıs ortası gibi Kuğulupark Kıtır Bar'da çalışan arkadaşlardan boynuna tel bağlanıp, penseyle dolandırılmış bir kedi için telefon aldım.

                                                    

Kapanları, kafesleri ve çeşitli tuzakları kurdum. Kedi çok yakalanmaya çalışıldığı için ürkekti. Ben yakalayamadım. Uyuduğu bir anda Kıtır çalışanları üstüne çullanıp bir penseyle kediyi kurtardılar. Bu kediyi yakalamaya çalışırken `Kıtır`'ın hemen yanında, bodrum katta olan Passkal bar'ın tahta merdivenleri altında saklanan, o merdivenlerden yukarı hiç çıkmayan ve kör olduğu düşünülen bir kedi vardı. Madem geldim bunu da yakalayayım dedim. 27 Mayıs'ta adını kıtır koyduğumuz kedi gargamel filesiyle yakalandı. O tarihten beri klinikte. Kör değil ama görme duyusu çok zayıftı. Nörolojik rahatsızlıkları vardı ama kan tahlilinden `FiP` çıkmadı. Zaten çıkmazmış.

                                                        

Pıtır'a geçeyim. Bu da Siyah Beyaz bar arkası, Gelibolu sokakta yakalandı. 27 Nisan'da Bacağı kangrenli bir kedi çağrısına gittim. Aynı şekilde kapanlar, kafesler derken kangrenli kediyi 7 günde yakaladım. Kangrenliyi yakalarken aynı sokaktan bir fipli, bir mantarlı (İranlı) ve bir de kısırlaştırılacak kedi yakaladım. Fipliyi başta hamile bir dişi sanmıştım. Karnındaki sıvıdan dolayı hamile gibi gözüken bir erkek çıktı. Bir iki günde öldü. Mantarlıyı tedavi ettirip sahasına saldım. Kısırlaştırılacak olan Pıtır'da kısırlaşıp sahasına salındı.

Bacağı kırık olanı 7 gece 8 günlük takiple yakaladım. Ameliyat sonrası kafes stresinden 3 günde vücudundaki viral nüksetti ve 8 günde yakaladığım kedi 3. günde klinikte öldü. Daha bu kedi ölmeden aynı sokaktan bir bacağı kırık kedi ihbarı geldi. Diğer bacağı kırık kediyi yakalama çalışmalarımızdan dolayı daha sert kayaya çarptık. Abdullah adını verdiğimiz bu kedi tüm yakalama ekipmanlarını yakından tanıyordu. Abdullah da 7-8 günde yakalandı ve kırık olan arka bacağı kesilip sahasına salındı.

 


Gelibolu sokak benim belam. Lanetim sanki. 10 Haziran'da bu sefer Pıtır'ın kalçası-beli kırık ihbarı geldi. Daha bir ay önce yakalayıp kısırlaştırdığım kedi pıtır. 4 günlük çalışma sonunda bahçeye atılmış bir kanepenin altında uyuduğunu gördüm. Kanepenin çıkış noktasını kalaslarla kapatıp fileyle yakalamaya çalışırken kaçırdım. Eyvah, demeye kalmadı bir baktım kedi kaçamıyor. Kendisini havaya atıyor, yere düşüyor. 3-5 saniyelik bir afallamadan sonra Pıtır'ı file ile yakaladım. Bayram tatili olması sebebiyle benim çalıştığım klinikler ya kapalıydı ya da yer yoktu. Ankara'nın en pahalı kliniklerinden birine, Bahçeli'ye götürdüm. İlk muayenede röntgen temiz, kan gıcır gıcır. Ne olduğu anlaşılamadı. Bu kedi burda kalsın, yemesine, içmesine, dışkısına bakalım, dediler. Sonra da bu kedi `asgaris` (dişisi 10-15 cm büyüklüğünde parazit-solucan)  döküyor, dediler. 10 günlük tedaviye 1350 lira ödeyip bir akşam saat 22'de kediyi klinikten alıp yine yaşam alanı, Gelibolu Sokak'a saldım. 

Salarken bir de ne göreyim, kedinin göt kaçarken yine sallanıyor. Eyvah bir daha yakalamak zorunda kalacağım, dedim.

3-4 gün sürekli gidip geldim sokağa. Kediyi hiç göremedim. Birkaç gün sonra Siyah Beyaz Bar'ın görevlilerinden biri arayıp "gel bu kediler çok hasta" dediler. Gittiğimde Pıtır ve daha önce mantar tedavisi yaptırdığım İranlı'nın (İran kırması sokağa atılmış mantarlı kedi) çocuğunun neredeyse aynı durumda, bütün kasları gerilmiş, kilitlenmiş, hareket edemez durumda olduklarını gördüm. Veteriner eldiveniyle ikisini de alıp bu sefer kendi çalıştığım kliniğe götürdüm. 

Yavru çabuk toparladı ama Pıtır ayakta duramıyordu. Takla atıyor, yıkılıyor, ters dönüyor ama asla vücudunu kontrol edemiyordu. Sinirimden küplere bindim. Daha 10 gün önce taburcu etmiştim ben bu kediyi. 


Burdan sonrası biraz çaresizliğim, biraz salaklığım. Fip tedavsi çok pahalı bir tedavi. İki kediye derinlikli tahlil yaptırmak, sonra fip-gs tedavisine başlamak benim harcımı aşar diye nörolojik şoklarını atlatacak geçici tedaviler yaptırdım. 60-70 bin lira bulabileceğimi hiç düşünmediğimden iki kediyi yaklaşık 3 ay klinikte tuttum. Bir kere güvenli bahçeye salmayı denedik ama olmadı. Kediler ölmeyince bunlar yaşamak istiyorlar, ben bunları yaşatacağım, dedim.

Kıtır ve Pıtır'ı 2 Eylül Perşembe günü veterinerlik fakültesine götürüp tam teşekküllü testlerini yaptırdım. Cuma günü daha tahlil sonuçları çıkmadan Pıtır'ı kaybettik. Oysa Pıtır Kıtır'dan daha iyiydi. Kadavrasını tekrar fakülteye, fip çalışan patolojiden hocalara gönderdik. Cuma günü her iki kedide de ileri düzeyde fip çıktı. Üstelik Kıtır'daki kas yıkımı normalin 900 katı -evet dokuz yüz- çıktı. Pazar günü ilk GS ilacı şişesini aldım. Bir şişe 100 dolar ve haftada 1,5 şişe tüketeceğiz. Kampanya bile başlatmadım. Ayda 25-30 kedi yakalıyorum. Yakalamaktan yazmaya, sosyal medyada bağış-destek toplamaya fırsatım olmuyor. Kendi hesaplarımı yönetemezken "Fip Savaşçısı Kıtır" diye bir hesabı yönetebileceğime inanmadım. İlk 3 şişeyi ay başı olması sebebiyle maaşımla aldım. Sonra kafa yordum. Nasıl para bulacağım? Klinik borcu dağ gibiyken nasıl bunu finanse edeceğim vs vs...

1- Kafes ve kapanlarla Kıtır-Paskal önüne sokak müzisyenleri gibi stant açacağım. Bu kedi burada yakalandı, şu tarihten beri klinikte...


2- Bir dayanışma konseri düzenleyeceğim. 4 Ekim Hayvanları koruma gününde Kıtır için ve diğer sokak canları için bir konser organize edeceğim -hala ediyoruz.

3- Parayla kedi yakalayacağım. Kliniklerin camlarına "hasta, yaralı, kısırlaşacak kedileriniz fipli Kıtır için yakalanır" diye ilanlar asacağım.

İlanları asmadan 3. yapmaya başladım. 2 şişelik parayı kedi yakalayarak topladım...

Cuma yani 4 gün önce, Kıtır'ın değerlerini kontrol eden Veterinerlik Fakültesindeki hocamız çok coşkulu bir mesaj attı; Yaşasınnnn, kıtır çok iyi durumda. Kas yıkımı 900'den 300'e düştü. Böbrekleri iflas etmişti ve çalışıyor artık...

Umut; umut insanın başına bela. Umut insanın yıkımı. Cumartesi pazar yakalanması gereken 4-5 kedi vardı. Sessize aldım telefonu. Artık GS ilacının parasını bulursam bu kediyi, Kıtır'ı yaşatacağıma inandım. Hatta kolay sahiplendireceğime, fotosu, videosu geldikçe gururlanacağıma inandım. Dün Kıtır'ı Fakülteye gönderdim. Ölü kediler üzerinden fip çalışan hocalar Kıtır'ı açtılar. Pıtır ve Kıtır'ı gömemedim. Başka kediler gömülmesin diye umudumu gömdüm.

Yakalamaktan yazamıyordum. Bugün yaşamamaktan yazdım. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Takvim-Taslak

1- Ocak Raso; Raso: Yılın ilk süpriziydi bize ayağı aksak güzel çocuk... Ön sol bacağını kurtaramayınca korumaya aldık. Ancak uzun zaman son...